İslami sözler &
* Allahü teâlâ kullarına zulmetmez, onlar sû-i amelleri ile belayı kendileri cezbederler.
* Allahü teâlâ buyuruyor ki, nefsinize uymayın, nefsiniz bana düşmandır.
* Allahü teâlâ birçok günahın cezasını ahirete bıraktığı halde, zalimlerin cezasını dünyada verir.
* Allah yolunda, halis niyyetle hizmet eden kazanır.
* Cahillik cehenneme götürür.
* Kıyamet günü hesap, evvela imandan, sonra namazdandır.
* Allahü teâlânın dostları, Allahü teâlânın yaptığı her şeyden zevk alırlar. Sıkıntı, elem ve dertlerden nefs zevk almadığı için, daha çok hoşlanırlar.
* Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir.
* Bilmiyorum diyen 40 belâdan kurtulur...
* Sabır, ferahlamanın anahtarıdır.
* Dünyada iken, Allahü tealanın dinine hizmet edenler, Allahü tealanın kullarının müşkillerini halledenler, mahşerde, tahtlar üzerinde, kürsülerde, gölgelerde oturacaklar. Allahü teala onlarla konuşacak. Onlar için ne hesap var, ne azap var...
* Allahü teâlâ, hiç bir şeyi yaratmadan önce Server-i âlem sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin mübârek nûrunu yarattı. Kur'ân-ı kerîminde Peygamber efendimize hitâben; "Seni âlemlere rahmet olarak gönderdik" buyruldu. Hadîs-i kudsîde; "Sen olmasaydın, sen olmasaydın, mahlûkâtı yaratmazdım" buyrulmuştur.
Îmânın asıl şartı; "Hubb-i fillah, buğd-i fillah" yâni Allahü teâlânın dostlarını sevmek, düşmanlarını sevmemektir. Bu olmadıkça hiç bir ibâdet kabûl olmamakta, sâhibinin yüzüne çarpılmaktadır. Bu sebeble "Âlemlerin efendisini sevmemiz farz olmuş ve O'nun mübârek muhabbetini kalbimize yerleştirmemiz ve güzel ahlâkıyla ahlâklanmamız emr edilmiştir".
* Sultana edebsizce hizmet edenin dünyası, Evliyaya edebsizce hizmet edenin ahireti yıkılır.
* Allahü teâlâ günah işlemeyenlerden ve günah işlenmeyen yerlerden razıdır. Siz, günah işlememeye ve arkadaşlarınızı günahtan korumaya çalışınız.
* İslam dininde paranın yeri ceptir, kalb değildir. Parayı kalbe koymak, sarayın ortasına çöp dökmek gibidir.
* Günah işlenmeyen yerde huzur vardır. Günah işlenirse huzursuzluk başlar.
* Evliyânın yanında bulunan, dört şeyden istifade eder; merhametinden, cömertliğinden, yumuşaklığından, güzel huyundan...
* İnsan demek îmân demektir. îmân var, herşey var, îmân yok hiçbirşey yok.
* Bir şey ne kadar kıymetli ise onun düşmanı o kadar çoktur. En kıymetli şey: Îmân..! Peki bu imanı nasıl koruyacağız? Allahü teala buyuruyor ki, "Nimetlerime şükr ederseniz artırırım". Peki biz iman nimetine nasıl şükr edeceğiz? Birbirimizi seveceğiz...
* Mürşid-i kâmil demek, Hakk'ı Hak, bâtılı bâtıl bilen zat demektir. Onlara kavuşanın ve hatta onların sâdık bendelerine, talebelerine kavuşanın en büyük kârı, Hakk'ı Hakk, batılı batıl bilmesidir. Bu ise, erişilmesi en zor noktadır. Dünyada en zor şey, doğruyu bulmaktır.
* Allahü teâlânın sevgili kullarını tanımak şarttır. Büyükleri inkâr eden her şeyden mahrumdur. Büyükleri tasdik eden, değil kendisine, yedi sülalesine faydalı olur.
* Allahü teâlânın sevgili kullarını tanıyan, onlardan istifade etmeye başlar. Bilse de, bilmese de!... En büyük istifadesi; imanı düzelir, sonra ibadetleri düzelir, günahlar çirkin gelmeye başlar. Bu, istifade ettiğinin alâmetidir. Bu istifade ya bizzatihi olur, -en güzeli budur- veyahut da kitaplarını okumak suretiyle, ruhaniyetlerinden istifade ederek olur. Veyahut da o büyükleri tanıyan, seven kişilerle arkadaş olunur, mukallidleriyle beraber bulunulur. Onlarla beraber olan da feyz ve berekete kavuşur, imanını bi iznillah kurtarır.
* Ümidimiz, büyüklerin şefaati ve bize sahip çıkmalarıdır. Onların bize sahip çıkması için, bizim onlara sahip çıkmamız lazımdır. Layık olmak ve âlâka kurmak lâzım. O âlâka söz dinlemektir. Nasihatlerine uygun yaşayabilmektir.
* Bir müslüman kardeşinin ismini duvara yazsalar, oradan geçerken ceketin düğmesini ilikle de geç...
* Mü'min mü'minle karşılaşınca, yaptığı dua kabul olur.
* Her geceyi kadir bilin, herkesi hızır bilin, kimin ne olduğu belli olmaz.
* Allahü teâlâ islam düşmanlarına azap etmekte niye acele etmiyor diye merak ediliyor. Buraya bir karınca gelse ve bize kafa tutsa biz onu muhatap kabul eder miyiz? Kainata kıyasla derya yanında damla bile olmayan bu dünyada, yine dünyaya kıyasla deryada damla olmayan insanı da Allahü teâlâ muhatap kabul etmiyor. Namaz hariç... Kul Allahü ekber deyip de namaza durduğunda Allahü teâlâ onu muhatap kabul ediyor.
* Kur'ân-ı kerim şifâdır. Fakat şifâ, suyun geldiği boruya tâbidir. Pis borudan şifâ gelmez.
* Allahü teala İsa aleyhisselama buyuruyor ki; yerlerde ve göklerdekilerin amellerini yapsan has kullarımı sevmedikçe, düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe hiç faydası olmaz. İşin başı bu.
* Namaz kılanın dünya işi bile ahiret işi sayılır. Namaz kılmayanın ahiret işi bile dünya sayılır.
* Her ayetin manası bir okyanustur. Müfessirler bu sonsuz okyanusda inci mercan çıkarırlar. Bozuk olanlar akrep, yılan, yengeç çıkarır.
* Allahü tealaya daha yakın olanların bize yardımları daha çok olacaktır. Amma uygun hale gelmek lazım. Günah işlememek lazım. Büyüklerden feyz almayı bilin. Feyz yollarını kapatmayın. Büyüklerden feyz devamlı gelir ama kovayı ters çevirmemek lazım. Kovayı ters çevirirsen feyz alamazsın. Nisan yağmuru gibi gelir ama kenardan akıp gider. Feyz almaya dikkat edelim. Allahü tealanın sevgili kulları sağlıklarında iken kınındaki kılıç gibidirler. Öldüklerinde kınından çıkmış gibi tesirli olurlar.
* Dünya ahiretin aynası gibidir. Dünya bir aslın görüntüsüdür. Cennetin görüntüsü; hizmet, abilerin güler yüzü, Cennete götürecek işler... Cehennemin görüntüsü ise; yapılan kötü işlerdir.
* Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Zemân gelir ki, o zemanın müslümanları, bugün sizin yaptığınız ibadetlerin onda birini yaparsa, ahirette azabdan kurtulurlar.) Sebebini sorduklarında, (Çünkü, sizler hayr işlemeğe çok yardımcı buluyorsunuz. Onlar yardımcı bulamayacakları gibi, çeşitli engellerle de karşılacacaklardır. Gafiller, cahiller arasında garib kalacaklar) buyurdu.
* Allahü tealanın, bir kuluna, faideli, güzel işler yapmağı çok kimsenin ihtiyaçlarını sağlamasını nasib etmesi, çok kimsenin ona sığınması, bu kul için pek büyük bir nimettir! Allahü teala, kullarına ıyalim demiş, çok merhametli olduğu için, herkesin rızkını, nafakasını kendi üzerine almışdır. Allahü teala, bu ıyalinden birkaçının rızkları, nafakaları için ve bunların yetişmeleri, rahat yaşamaları için bir kulunu görevlendirirse, bu kuluna büyük ihsan etmiş olur. Bu büyük nimete kavuşup da, bunun için şükretmesini bilen kimse, çok talihli, pek bahtiyardır. Bunun kıymetini bilip, şükr etmek, kendi sahibinin, Rabbinin ıyaline hizmet etmeği seadet ve şeref bilmek ve Rabbinin kullarını, kölelerini yetiştirmekle öğünmek, akl icabıdır.
* Hastalıkta şifa vardır. Beden nekadar sıkıntı çekerse, ruh o kadar rahat eder.
* Dört şeyden muhakkak hesap sorulacak:
Paranı nerden kazandın, nerde harcadın?
Bedenini nerde kullandın?
Ömrünü nasıl geçirdin?
İlmini nerde kullandın?
* Îman, ateş ile insan arasında bir duvardır; yakmasın diye...
* Gemisiz okyanus geçilmez. Biz İmam-ı A'zâm hazretlerinin gemisine bindik.
* Allahü teala bir insana iman verdi, ne ki ona vermedi; iman vermedi, ne ki ona verdi...
* Işık yokken göremediğimiz gibi, iman da kalbin ışığıdır.
* Kim istedide vermedi..? İstemesini bilmezsen alamazsın.
* Namaz kılanlarda hususi bir koku vardır, o koku çıkmaz. Namaz kılmayanlarda bu koku bulunmaz.
* Namaz kılanlarda bir güzellik vardır. Namaz kılmayanlarda bu güzellik yoktur. Onlar, kendileri, sun'î olarak güzel olmağa çalışırlar. Namaz kılanlarda bu tabî olarak vardır.
* Hapse düşenlerin ekserisi namaz kılmayanlardır.
* Namazda selam verirken bütün müminlerede verilir, namaz kılmayanlar bundan mahrum kalır.
* Namaz, başlı başına bir hayattır.
* Men kâne fî kalbihî Allah
muînuhu fiddareyn Allah
Men kâne fî kalbihî gayrillah
ve hasmihü fiddareyn Allah
Bir kimsenin kalbinde Allah olursa, Allah onun hem bu dünyada , hem ahirette yardımcısı olur.
Bir kimse nefsi için yapar da, Allah'la alakası olmazsa ona da Allah iki cihanda da düşman olur.
Eğer Allah için yaparsa, ihlâsla yaparsa iki cihanda Allah yardım eder, eğer gösteriş için olursa...
* Söz ile, yazı ile yapılan cihad, topla, tüfekle, kılıçla yapılan cihaddan daha kıymetlidir.
* Doğmak, ölmenin alametidir.
* Namaz mü'mine kolay gelir.
* Bir insan ne kadar alçak gönüllü olursa, onu melekler o kadar yukarı çeker. Ne kadar kibirli olursa, o kadar aşağı çekerler, yerin dibine geçirirler.
* Ahirette kurtulmak için, Allahü tealanın emrlerini yapmak ve kullarına faydalı olmağa çalışmak lazımdır. Bir kitap verilir, birşey anlatılır...
* Bedenin ibadette, kalbin muhabbetde olsun..!
* Bahcıvan bir gül için bin diken yetiştirir.
* Dinin temeli, kötü arkadaştan sakınmak, iyi arkadaş aramaktır.
* Eden kendine eder.
* En talihsiz insan, insanların itibar ettiği, fakat Allahü tealanın itibar etmediğidir.
* Gülü seviyorsan dikenine sarıl...
* İhlas; izzet ve ikbalde iken duyduğun hislerin, zillete düştüğün zaman değişmemesidir.
* Rabbimizin en büyük hediyesinin, îmânımız olduğunu unutmayalım.
* Hayat hayaldir. İyilik yapan da geçti, kötülük yapan da geçti...
* Allahüteala kendine ulaşan diğer yolları kapatmıştır; biri hariç! O da, Habibinin kalbine bağlanmaktır. Allahü tealaya ulaşmak için tek kapı vardır. O kapı Peygamber efendimizin kalbidir.
* Allahü teala kendine yapılan kötülükleri afv ettiği halde, Habibine yapılanları afv etmiyor.
* Şehid olarak ölmek için, samimi olarak dua eden, evinde yatakta da ölse şehid sevabına kavuşur.
* Eti yenen hayvanlar kesilirken hiç acı duymazlar. İnsan boğazlanırsa acı duyar, dolayısı ile insan eti haramdır.
* Feyzin gelmesine mâni, dünya menfeatidir.
* Cömerdin ikramında şifa vardır. Cömertlik sonradan olma olmaz. İnsanın genlerinde vardır.
* Hanefî mezhebinde, namazdan sonra en kıymetli ibadet, ilim öğrenmektir. Bir miktar ilim öğrenen, sabaha kadar nafile ibadet edenden fazla sevab kazanır.
* İki şeyin sevab ölçüsü bildirilmemiştir; biri oruç, diğeri, iftiraya uyrayıp sabretmektir.
* Hocasına hizmet ederken yapılan iş, başkalarından farklı olmalıdır. Eğer fark olmayacaksa, hiç olmazsa o işi yapmağa giderken koşarak gitmelidir ki, bu kadarlık fark olsun.
* Herkesin çektiği başının belası,
Kendine ait birşey var sanması...
* Sabır demek, iman demektir. Hastalık günahları döker denir. Hastalık günahları dökmez efendim. Hasta olunca, Allahü teala insanın üç şeyini alır: 1- Ağzının tadını alır. 2- Gücünü, kuvvetini alır. 3- Günahlarını alır. İyileşmeye başlayınca, melekler sorarlar; "Ağzının tadını verelim mi?" derler. Allahü teala verin buyurur. "Gücünü kuvvetini verelim mi?" derler. Allahü teala verin buyurur. "Günahlarını da verelim mi?" derler. "Beni insanlara şikayet etmemişse vermeyin. Beni insanlara şikayet etmişse, sabr etmemişse verin" buyurur. Günahların afvına sebep olan hasta olmak değil, hastalığa sabr etmek, şikayet etmemektir.
* Allah diyen mahrum kalmaz. Allahü teala Dâvud aleyhisselama buyuruyor ki: Kim arkasını Allah'a dayarsa, ona tuzak kursalar da onu korurum. Allah diyen mahrum kalmaz.
* İhlas var her şey var, ihlas yok hiçbir şey yok...
* Allah dürüst tüccarı sever. Eshab-ı kiram ticaret yaparlarmış. Fakat para kazanmak için değil. Bu sözün sırrına kavuşmak için.
* Devrân-ı bekâ çû bûdı sahra bî gûzeşt
Tılhi ve husi zişt-û ziba bî gûzeşt
Pendaşt sitemger ki sitem bermâkert
Dergerdeni u bemanet û bermâ bî gûzeşt.
İnsan ömrü, dünyanın ömrüne nazaran sahrada esen bir rüzgar gibidir. Bu çok kısa hayatta acı günler çok oldu, tatlı günler de çok oldu. Hepsi geçti. Zalim zulüm etti, o da geçti. Amma mazlumun boynundan geçmedi, boynunda asılı kaldı.
Ahırette denecek ki: Onlar o zaman güçlüydü, sen zayıftın. Onlardan geçti ama senden geçmedi. Şimdi sen konuş sen söyle denecek. Mazlumun günahları alınıp, zulm edene verilecek.
iyiliği gizlemek, kötülüğü gizlemekten daha üstündür. [ Ebu Bekir Ferra ]
Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. [ İmam-ı Azam ]
İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur. [ İbni Haldun ]
Herkes herkese bir lokma şey verebilir ama boğaz bağışlamak, ancak Allah’ın işidir. [ Mevlana ]
Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez. [ Firdevsi ]
Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir. [ Mevlana ]
Avcı nice al [ tuzak, hile ] bilirse, ayı da onca yol bilir. [ Kaşgarlı Mahmud ]
Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. [ Hz. Ali [ r.a ] ]
Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir. [ Hz. Ebubekir ]
Özü doğru olanın, sözü de doğru olur. [ Hz. Ali [ r.a ] ]
Birliğin kederi, ayrılığın safasından daha hayırlıdır. [ Yahya bin Muaz ]
Her gecenin bir gündüzü vardır. [ Hz. Ali [ r.a ] ]
Sakladığın sır senin esirindir. Açığa vurursan sen onun esiri olursun. [ Hz. Ali [ r.a ] ]
Bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir. [ Cafer bin Muhammed ]
Kesilmiş koyuna derisinin yüzülmesi elem vermez. [ Hz. Esma ]
Güzel ahlak; bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür. [ Hasan-ı Basri ]
En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır. [ Malcolm X ]
Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar. [ Mevlana ]
mezardakilerin pişman oldukları şeyler için dunyadakiler birbirini kırıp geçiriyor [ isma ]
GÜZEL YÜZLÜLER,ALLAH IN GÜZELLİĞİNİN BİRER AYNASIDIR.ONLARI İSTEMEK,ONLARI SEVMEK HAKKI İSTEMENİN,HAKKI ARAMANIN BİR SEMBOLÜDÜR.O GÜZELLERİ DÜŞÜNÜRKEN HAKKIN DÜŞÜNÜLMESİDİR.[ MEVLANA ]
ben bu amellerım ıle gıremem o cennetıne rabbım benı de affeyle al benıde cennetıne cok korkuyorum olumden olum degıl amelımden korkum azrailden degıl cehennemın atesınden
YALNIZ BİRİ İSTE BAŞKALARI İSTENMEYE DEĞMİYOR, BİRİ ÇAĞIR BAŞKALARI İMDADA GELMİYOR…
Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini korkunç bir azaba mahkum ederiz. lokman suresi [ 24 ] ayet
GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR GÜZEL DÜŞÜNEN HAYATINDAN LEZZET ALIR SAİD NURSİ[ bediüzzaman ]
selam sualden öncedir.kimki size selam vermeden sual sorarsa ona cevap vermeyiniz.
Bildiğin 3 şeyden 2-sini kendin yap, 3-yü ben senin için Allahtan isterim. [ S.A.V. ]
BUGÜNÜ DÜŞÜNÜRÜM…DÜN GEÇTİ…YARIN VAR MI…? GENÇLİGİME GÜVENMEM ÖLEN HEP İHTİYAR MI…!
Musluman selamlaşırken en azindan esselamu aleykum demelidir, Selam degil. Cunki, Selam Allahin isimlerinden biri. Birisine Allah diyemedigimiz gibi Selam da diyemeyiz.